İçinizdeki Küçük Mucize

Bebeklerin anne karnındaki ilginç becerileri

BEBEĞİNİZİ DAHA YAKINDAN TANIMAYA HAZIR MISINIZ?

ANNE KARNINDAKİ BEBEKLERİN, KÜÇÜCÜK BİR DÜNYANIN İÇERİSİNDE NELER BECEREBİLDİKLERİNİ ÖĞRENDİĞİNİZDE ”İŞTE BENİM MUCİZEM” DİYECEKSİNİZ

Bebekler harika varlıklar; çünkü anne karnında öylesine hızlı bir gelişme içerisindeler ki…

Yalnızca bedensel bir büyümeyi kast etmiyoruz. Bebekler henüz doğmadan, anne karnındayken dış dünyayla müthiş bir etkileşim içine giriyorlar; Dış dünyadaki sesleri duyuyor üstelik her birini ayırt edebiliyorlar; annelerinin içinde bulunduğu ruh halini hissedebilir, aynı şekilde, mutluluk, stres veya kaygı yaşayabiliyorlar…

Hepsi bu mu? Hafızalarına kaydediyor, rüya görebiliyor, tat alma duyuları etkin bir şekilde çalışıyor, acıyı hissedip bundan kaçınmaya çalışıyorlar. Tüm bu mucizevi veriler, bizlere bebeklerin duygusal ve zihinsel gelişiminin anne karnından itibaren yönlendirilebileceğini söylüyor. Sağlıklı duygusal gelişim, yeni bir dil öğrenme ve müzikal yetenek gibi pek çok potansiyelin gelişimi henüz onlar anne karnındayken başlıyor. Bebeklerin şaşırtan becerilerini ve ebeveynlerin yapması gerekenleri Hamile ve Doğum Psikoloğu Begüm Kodalak Bilik anlattı.

ÖĞRENME SÜRECİ ANNE KARNINDA BAŞLIYOR

Yapılan araştırmalara göre artık biliyoruz ki cenin duyabilen, hisseden ve duyuları olan bir varlıktır. Çalışmalar bize şunu gösteriyor; cenin, anne karnındaki 5. haftasında olağanüstü bir refleks dağarcığına sahip oluyor. Fetüs 6.ila 8. hafta arasında dokunmayla ilgili bilgiyi anlatabiliyor. Hamileliğin 5. ayında ise fetüsün 1 yaşındaki bir bebek kadar dokunuşlara duyarlı olduğunu biliyoruz.

Bunun yanı sıra yeni çalışmalar bize gösteriyor ki; 24. hafta itibari ile anne karnındaki bebekler dışarıdaki sesleri duyabiliyorlar. Öğrenmenin başladığı ilk yer ana rahmi. Araştırmacılar 16 doğmamış çocuğa titreşim duyusuna tekme atarak cevap vermeyi öğretiyor, gürültüyü kullanarak bebeklerde şartlı refleks sağlamayı başarıyorlar. Anne karnına algılayıcılar yerleştirip daha sonrasında titreşim verme yoluyla ve aynı anda gürültü yapılarak bebeklerle iletişim kuruluyor. Bir süre sonra bebeklerin titreşim vermeye başladıkları (tekmeledikleri) görülüyor.

Japonya Osaka’da yapılan bir başka araştırmada ise havaalanına yakın oturan hamile annelerin yine havaalanına yakın bir hastanede doğan bebeklerinin uçak gürültüsünden rahatsız olmadıkları gözlemlemiş. Fakat uzak mesafeden hastaneye gelen ve uçak gürültüsüne alışık olmayan bebeklerin yarısının, havalanan uçakla birlikte çığlık çığlığa ağlayarak uyandıkları görülmüş.

Bizler de doğum psikologları olarak hamilelik döneminde bebeklerine şarkı ve ninni söyleyen anneleri doğum sonrasında gözlemlediğimizde şunu görüyoruz ki, aynı şarkı ve ninniler anneleri veya babaları tarafından bebeklere söylendiğinde, bebekler bu şarkı ve ninnileri hatırlıyor ve rahatlama tepkileri veriyorlar.

ANNE KARNINDA ÖĞRENMENİN DOĞUM SONRASI ETKİLERİ…

Şartlı koşullanma yöntemiyle anne karnındaki bebeğin yabancı bir dile, çeşitli sanatsal etkinliklere, bazı bilimlere yatkınlığı artırabilir, bebeğe düzenli uyku alışkanlığı kazandırabilir. Örneğin; hamileliğin 2. döneminde sürekli yabancı dil konuşan, dinleyen annenin çocuğunun o dili daha kolay öğrenebildiği gözlemlenmiş.

Doğumdan sonra çocuğun uyku düzeninin ise hamilelik döneminde gürültü ortamda bulunan, sesli müzik dinleyen anne adaylarının çocuklarında daha iyi olduğu, çocuğun gürültüden fazlaca etkilenmediği biliniyor. Bunun yanı sıra yapılan çalışmalarda anne karnındayken sözlü iletişim kurulan bebeklerin dil gelişiminin de kurulmayan bebeklere nazaran daha iyi olduğu gözlemlenmiş. Kısacası anne rahminde başlayan öğrenme süreci ebeveynler tarafından doğumdan sonra da desteklenirse bu bebeklerin fiziksel, duygusal ve sosyal gelişimleri ilerleyen süreçte bu durumdan olumlu bir şekilde etkileniyor.

Daha önce yapılan çalışmalar, bebeklerin öğrenme yetisiyle doğduğunu ve doğumla birlikte dil ile alakalı sesleri hemen öğrenmeye başladıklarını gösteriyordu.

ABD’deki araştırmacılar, anne karnındaki bebeğin (fetus) de bu yetiye sahip olup olmadığını incelediklerinde konuşma seslerinin etkisi fetusun kulağına gelene dek azalsa da, konuşmadaki entonasyonun (melodik iniş ve çıkışın) fetus tarafından algılandığı görülmüş. Fetusun, annenin sesini, kafiyeli konuşmaları ayırt edebileceğine dair de bulgular mevcut.

Aynı şekilde, yeni doğmuş bebeğe tıpkı anne rahminde duyacağı gibi düşük frekansları geçiren bir filtre ile farklı dillerden konuşma sesleri dinletildiğinde bunları ayırt edebildiği gözlenmiş. Bu nedenle anne adaylarına, bebeklerinin olacağını öğrendikleri andan itibaren bebekleriyle iletişim kurmaya başlamalarını öneriyoruz. Anne karnında iken ‘daha çok küçük’. ‘Anlamaz’ diye düşünmemeliyiz.

Öğrenme süreci, özellikle de dille ilgili öğrenme süreci anne karnında başlıyor. Bu nedenle ebeveynler anne karnındaki bebeğin yanında konuşmalarına ve hatta ses tonlarına dikkat etmeliler, çünkü biz farkına varsak ta bebekler tüm bilgiye sahipler…