Çocuk sağlığı Enfeksiyon Hastalıkları Hakkında Öneriler
Çocuk sağlığı Enfeksiyon Hastalıkları Hakkında Öneriler
Okullar açıldıktan ve havalar serinlemeye başladıktan sonra şu aralar çocuğu olan herkeste bir yakınma, bir yılgınlık… Gece gündüz öksürük atakları, hava ile ilaç tedavileri, ateşli tatsız günler… Son yıllarda çocuklar sanki daha bir sık
hastalanıyor. Biz de bu durumun nedenlerini sorguladık ve yapılması gerekenleri uzmanlara danıştık.
ÇOCUKLARIN BAĞIŞIKLIK SİSTEMİNİN GÜÇLENMESİ İÇİN DOĞRU BESLENME ÇOK ÖNEMLİ
Erken yaşta yuvaya başlamak önemli bir faktör
Çocukların çok büyük bölümü sonbahar dönemiyle birlikte sık sık hastalanmaya başlar. Bu durumun en önemli sebebi olarak çocukların çok erken yaşta yuvaya başlamalarını görüyorum. Biz çocuk doktorları şunu biliyoruz ki, okula veya yuvaya maruz kalınan ilk yıl hasta geçer; bu aslında çok normal bir durumdur.
Bağışıklığı henüz mikroplarla uyarılmamış çocuklar yuva, okul gibi kapalı alanlarda virüslerle tanışır ve hastalanırlar. Yuvanın ilk yılında çocuk neredeyse 2 hatada bir yeni bir virüsle karşılaşır; bir sonraki yıl vücut bir üst seviyeye geçtiği ve virüslere karşı bağışıklık kazanıldığı için yalnızca birkaç yeni virüsle karşılaşılır. Tabii eğer virüs tip değiştirmediyse…
Grip virüsleri her yıl kılık değiştirerek ortaya çıkarlar. Bu durum da yeniden hastalanmaya sebep olur. Ancak şu bir gerçek ki ilk sene sık sık hasta olan çocuğun ikinci senesi daha rahat geçer. Zamanla, üst üste yaşanan virütik enfeksiyonlar çocukların bağışıklık sistemlerini güçlendirir ve hastalıkların sayısında azalma olur.
Bağışıklık sistemi vücudun virüs, parazit, bakteri ve mikroplarla savaşmasını sağlar
Bağışıklık sistemini tüm vücudu kaplayan bir organ gibi düşünebiliriz. Vücudun pek çok noktasında, neredeyse her organın içine yerleşik durumda olduğu için biz onu bir organ gibi algılamayız. Oysa bağışıklık sistemi, vücudun virüs, parazit, bakteri ve mikroplara yenilmemesini sağlayan en önemli organdır. Her organın etrafında, o organa giren
mikrop ve parazitleri temizleyen, bir anlamda süzgeç görevini üstlenen bir sistem bulunur.
Bağışıklık sisteminin önemli bir parçası olan bu sisteme lenfatik sistem diyoruz. Özellikle vücudun dışa açık bölgelerinde (burun, ağız, boğaz, boyun gibi) lenfatik sistemler çok yoğun olarak bulunuyor. Bu sistem sayesinde vücuda giren yabancı maddeler fark edilerek yok edilmeye çalışılıyor. Lenfatik sistemin bu savaşı yapması çok önemli, eğer sistem gerektiği gibi çalışmazsa, o kişi sürekli olarak hastalanır, vücudu kendini yeteri kadar savunamaz.
Her yeni virüsle birlikte lenfosit hücreleri, tıpkı bir arşivci gibi vücudun hafızasına girerek bağışıklık sistemi içerisindeki dosyalara bu yeni virüse dair tüm özellikleri kaydeder. Vücudun virüsle tanışmasını sağlar; onunla nasıl savaşması gerektiğini öğretir. Bu sisteme bağışıklık hafızası diyebiliriz; vücut ne zaman ki o virüsle yeniden karşılaşır; ‘ben seni tanıyorum, seninle nasıl savaşacağımı biliyorum’ der ve uygun hücreleri aktive ederek savaşı başlatır.
Bu savaşın ilk belirtisi de ateşin yükselmesidir. Vücut ısısı yükseldikçe bağışıklık sistemi daha iyi çalışır. Bu nedenle çocuklar ateşlenince heyecan içerisinde hareket etmemek, ateşi fobi haline getirmemek lazım. O savaş başladıysa vücut kendi ısısını otomatik olarak yükseltiyor. 38.5 derece bağışıklık sisteminin en güzel çalıştığı aralık oluyor. 40 ve üzeri dereceler ise ateşli havale için risk oluşturuyor.
Bağışıklık sistemi hareket sever
Bağışıklık sisteminin güçlenmesi ve iyi çalışması için hareketli bir yaşam sürmek çok önemli. Hareketsizlik, vücutta bulunan birçok kötü maddenin vücuda tamamen yerleşmesine sebep olur. Tüm organları, kasları saran lenf sistemi, kasların çalışmasıyla aktive olur.
Lenf sisteminin iyi çalışması bağışıklığın da güçlü olmasını sağlar. Bu da vücudun bakteri ve mikroplardan arınması anlamına gelir. Özellikle çocuklar için temiz hava ve bol hareket çok önemli. Çocukların tabletlerden, telefonlardan uzak tutulmaları; kışın dahil mutlaka parka, bahçeye çıkmaları gerekiyor.
Yaşıtlarıyla birlikte oynayarak sosyalleşmeleri de çok önemli. Oyun oynamak; kalbin, akciğerin, eklemlerin, kasların oksijenle bir anlamda masaj görmesi demek. Çocukların dışarıda oyun oynaması, arkadaşlık edinmeleri, stresten uzaklaşmaları, sosyalleşmeleri, bağışıklık sistemi ve ruhsal gelişimleri için de son derece önemli. Ruhsal gelişim bağışıklık sistemini güçlendirir.

”ANNE-BABALAR
ÇOCUKLARININ SAĞLIKLI
BESLENİP BESLENMEDİĞİNİ ÖNEMSEMİYOR.
BUNU DİKKATE ALMAKSIZIN
SADECE VİTAMİN, PROPOLİS,
PROBİYOTİK TAKVİYELERİ
İLE ÇOCUĞUN BAĞIŞIKLIK
SİSTEMİNİ GÜÇLENDİRMEK MÜMKÜN DEĞİLDİR.
Tek başına vitamin takviyesi yeterli değil
Her yıl sonbaharla birlikte, aileler ‘ne yapsak da çocuğumuzun bağışıklık sistemini güçlendirsek diye düşünmeye başlarlar. Oysa tek başına vitamin takviyesi bağışıklık sistemini güçlendirmez. Çocuğun sağlıklı beslenip beslenmediğini önemsemeksizin propolis ve probiyotik vererek bağışıklık sistemini güçlendirmek çok zor.
Bağışıklık sisteminin iyi çalışması için uzun vadeli bir hayat stili oluşturmak gerekiyor. Bir çocuğun bağışıklığını güçlendiren çeşitli faktörler var; bunların ilki yeterli miktarda anne sütü almış olması. Anne sütü, bebeğin bağırsaklarındaki mikrobiyatanın gelişimini sağlıyor; yani bebeğin bağırsaklarındaki olumlu bakterilerin düzgün şekilde gelişmesi ve büyümesi açısından anne sütü alımı çok önemli.
Bebeğin dünyaya gelme şeklinin de bebeğin bağışıklık gelişimini etkilediği sıkça söyleniyor. Bebeğin doğum sırasında anne kanalından geçmesi, annenin vajinal bölgesindeki mikroplarla tanışması bağışıklığı için adeta uyarıcı gibi bir şey. Bu doğum şekli bebeğin ilk aylarındaki bağışıklık sürecini önemli derecede etkiliyor, ancak doğum şeklinin uzun dönemde bağışıklık sistemine olan etkisini tek başına değerlendirmek doğru değil; ömür boyu bağışıklığa etkisi bilinmiyor.
Çocuklarınıza renkli tabaklar hazırlayın
Çocuğun bağışıklık sistemini iyileştirmek, daha az hastalanmasını sağlamak için beslenme çok önemli. Her gün en az birkaç obez çocuk muayene ediyorum. Eminim ki diğer çocuk doktorları da sağlıksız çocukları sık sık görüyorlardır.
Peki, iyi beslenme derken neyi kastediyorum?
Ek besine geçilmesiyle birlikte, bebeğin ilk 6 ayından itibaren mevsim sebze ve meyvelerinden zengin, zaman içinde bakliyatların da beslenme listesine dahil edildiği, renkli tabaklardan oluşan beslenme biçiminden söz ediyorum. Renkli tabaktan kastım ise mevsimine göre beslenme.
Her mevsimin özel sebze ve meyvelerinden oluşan beslenme, sizin için olduğu gibi çocuğunuz için de ideal bir beslenme biçimi. Şanslı bir ülkede yaşıyoruz; manavlarımız, pazarlarımız rengarenk. Kışın yetişen tüm sebzeler ve meyveler hem beta karoten hem çinko hem de C vitamini açısından zengin. Kışın pancar, havuç, turp gibi antioksidan açısından zengin sebzelere ağırlık vermeliyiz.
Havuç, karnabahar, brokoli dal dal yapılıp çiğ olarak yemeleri için çocuklara verilebilir. Aynı şekilde turunçgillere de soframızda bolca yer vermeliyiz. Çocuğunuzun daha az hastalanması için bağışıklık sistemini güçlendirmek ilk adım olmalı.
Bağışıklık sisteminin güçlenmesi içinse bakliyat seçimi olmazsa olmaz. Bakliyatların içinde bulunan proteinler, lifli maddeler bağırsaklardaki prebiyotik sisteminin gelişimi için olmazsa olmaz. Bakliyatlar çinko açısından da çok zengin.
Nohut, kırmızı fasulye, bulgur, kabuklu buğday mutlaka sofralarımızda yer almalı. Çocuk beslenmesinde et, tavuk ve balık elbette önemli bir yer tutuyor, ancak çocuğun bir avuç kadar tüketmesi yeterli. Çocukların yağlı tavuk yerine, bakliyat türevlerini tüketmelerini öneriyorum.
Bebeğinizin üşümesine izin verin
Bağışıklık sistemini güçlendirmek için bebeğin/çocuğun büyüme sürecinde aşırı korunmasının önüne geçilmeli. Bazı aileler bebeklerinin üşümesine hiçbir şekilde müsaade etmiyorlar. Oysa büyüme çağında çocukların soğukla tanışması gerekiyor.
Yine bebeğin/çocuğun bulunduğu odanın ortam ısısı, bebeğin kendi ısı ayarını engelleyecek şekilde düzenlenmemeli. Bağışıklık sisteminin gelişimini engelleyen şeylerden biri de aşırı hijyen kurallarının uygulanması. Ev temizliğinde kullanılan hastane tipi deterjanlar, ağır kimyasal ürünler bebeğin normal süreç içerisinde alması gereken mikroplarla tanışmasını engelliyor.
Bebekler ilk yıllarında çok korunaklı bir ortamda yaşarlar; sonraki süreçte her şeyi ellemeye, ağızlarına sokmaya başlarlar. Bu süreç aslında bağışıklık sisteminin mikroplarla tanışması için de bir fırsattır. Bu süreci kaçırıp bebeği aşırı temiz tutmaya çalışırsak küçük mikroplar ve virüslerle bağışıklığının uyarılma sürecini bozarız.
Gereksiz antibiyotik kullanımı bağışıklığa büyük zarar veriyor
Antibiyotik kullanımının son derece bilinçli ve doğru şekilde olması gerekiyor. Gereksiz antibiyotik tüketimi bağışıklık sistemine büyük zarar verir. Alınan her antibiyotik kürü, başta bağırsak mikrobiyatası olmak üzere vücudun tüm bağışıklık sistemini bozuyor. Aileler bu konuda doktorlara da baskı yapar oldular, neredeyse çocuğun her burnu aktığında antibiyotik tedavisi talep ediliyor.
Hastalık durumlarında çocuğun bu süreci kendi kendine atlatması sağlanmalı. Hastalık aileyi ve çocuğu yorsa da çocuğun bunu kendi kendine, çeşitli doğal desteklerle atlatması uzun vadede büyük avantaj sağlıyor. Ancak çocuk 4-6 hatada bir ritmik bir şekilde ateşleniyorsa çocuk doktoru nadir görülen ateşli hastalık sendromlarını düşünmeye başlamalıdır. Bağışıklığı çok güçlendirsek de bazı durumlarda antibiyotik alımı gerekebiliyor.
Tabii burada kastettiğim basit bir üst solunum enfeksiyonu, burun akması veya öksürme değil. Durum gerçekten ağırsa; çocuk iyileşmiyor, ateşi inmiyor, rengi soluk ve öksürüğü dinmiyorsa bir çocuk doktorunun muayenesiyle antibiyotik verilmesi uygundur. Kulak enfeksiyonları, idrar yolu enfeksiyonu, bağırsak enfeksiyonu, ciddi mikrop ve parazit durumlarında antibiyotik gerekli oluyor.
Böylesi ağır durumlarda zaman kaybetmeden antibiyotik tedavisine başlanması önemli. Antibiyotik gerekli durumlarda hayat kurtaran bir ilaç; ancak hangi durumlarda kullanılacağının ayarını doktorlara bırakmak lazım.
Sağlıkla ilgili hiçbir şeyde hızlı çözüm yoktur
Tıbben herhangi bir vitamin takviyesini önermeyi pek tercih etmiyorum. Çünkü aileler bu takviyelere konsantre olduğu zaman, daha önce de vurguladığım “hayat stili” meselesinden uzaklaşıyorlar. Öyle sanılıyor ki bir vitaminle tüm sorunlar çözülecek, çocuklar hastalanmayacak. Şunu unutmamak gerekiyor; sağlıkla ilgili hiçbir şeyde hızlı çözüm yok. Bağışıklık sistemi güçlü olan çocuklar daha az hastalanır, hastalansa bile bununla daha iyi savaşır.
Aşı, bağışıklık sisteminin olmazsa olmazı
Aşı, bağışıklık sistemini koruyan olmazsa olmaz bir uygulama. Çocukların aşılanmış olması bazı hayati mikroplara karşı korunmalarını sağlıyor. 15 yıldan daha uzun süredir çocuk doktorluğu yapan tüm doktorlar çok ciddi zatürre, ağır kulak enfeksiyonları, menenjit vakalarıyla karşı karşıya kalmıştır. Son 15 yılda yapılan aşı uygulamalarıyla çok ağır çocuk hastalıklarının epey bir önüne geçildi. Elbette bu vakalara yine rastlanıyor, ancak artık daha kolay baş ediliyor. İyileşme süreci daha kolay oluyor.

SOĞUK ALGINLIĞINA EVDE MÜDAHALE İÇİN..
İstirahat önemli: Çocuğunuz virüslerle savaşırken vücudunun ekstra yorulmamasına özen gösterin. Hasta olan çocuk evde bir-iki gün dinlendirilmelidir.
Besleyici çorbaların gücü: Tavuk suyuna şehriye çorbası hastalık sürecinde iyi bir seçim olabilir. Tavuk suyunun içinde bulunan vücudun bağışıklığını güçlendiren maddeler hastalık sürecinde destekleyici olacaktır. Mümkünse tavuğun organiği tercih edilmelidir. Bakliyatlı çorbalar da hem lif hem vitamin açısından önem taşıyor.
Zencefilli ıhlamur: Zencefil immün sistemi için oldukça faydalı; ıhlamurla birlikte kaynatılıp biraz balla çocuğunuza (bir yaş üzeri) içirebilirsiniz. Buharlı duş: Çocuğun genzini açmak, onu biraz rahatlatmak için buharlı duş aldırmak iyi bir fikir. Burun açıcı damlalar bir-iki damla şeklinde damlatılabilir. Çocuğun burnu çok tıkalıysa odasında buhar makinesi çalıştırılabilir. Yalnız bu makinenin suyu her gün tazelenmeli.
Ağrı kesici/ateş düşürücü: Çocuğun çok ağrısı varsa ağrı kesici, ateş düşürücü belli aralıklarla ve kilosuna uygun dozda verilebilir.
Evi havalandırın: Evin havalandırılması çok önemli; sık sık pencereyi açarak ortam havasını tazeleyin. Ayrıca evde hasta varken onunla yan yana yatmamak, aynı yastığı, aynı kaşık, çatal ve bardağı kullanmamak, hastayı belli bir odada yatırıp mümkünse izole etmek gibi önlemler de hastalığın iyileşme sürecini hızlandırır.